NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
110 - (2460) حدثنا
إسحاق بن
إبراهيم
الحنظلي
ومحمد بن رافع
- واللفظ لابن
رافع - (قال
إسحاق:
أخبرنا. وقال
ابن رافع:
حدثنا) يحيى
بن آدم. حدثنا
ابن أبي زائدة
عن أبيه، عن
أبي إسحاق، عن
الأسود بن
يزيد، عن أبي
موسى. قال:
قدمت
أنا وأخي من
اليمن. فكنا
حينا وما نرى
ابن مسعود
وأمه إلا من
أهل بيت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم. من
كثرة دخولهم
ولزومهم له.
[ش
(فكنا حينا)
معناه مكثنا
زمانا. وقال
الشافعي
وأصحابه
ومحققوا أهل
اللغة وغيرهم:
الحين يقع على
القطعة من
الدهر، طالت
أم قصرت. (وما
نرى) أي نظن.
(دخولهم
ولزومهم له)
جمعهما، وهما
اثنان هو
وأمه، لأن
الاثنين يجوز
جمعهما
بالاتفاق. ولكن
الجمهور
يقولون: أقل
الجمع ثلاثة.
فجمع الاثنين
مجاز. وقالت
طائفة أقله اثنان.
فجمعهما
حقيقة.
{110}
Bize İshâk b. İbrahim
El-Hanzali ile Muhammed b. Râfi' rivayet ettiler. Lâfız İbni Râfi''nindir.
İshâk: Ahberanâ; İbni Râfi' ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar.
(Dedilerki): Bize Yahya b. Âdem rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebi Zaide
babasından, o da Ebû İshâk'dan, o da Esved b. Yezid'den, o da Ebû Musa'dan
naklen rivayet etti. Ebû Musa şöyle demiş:
Ben ve kardeşim
Yemen'den geldik. Hayli zaman yanına çok girip, ona devam ettikleri için biz
İbni Mes'ûd ile annesini ancak Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
ehl-i beytinden sanıyorduk.
110-م - (2460)
حدثنيه محمد
بن حاتم.
حدثنا إسحاق
بن منصور.
حدثنا
إبراهيم بن
يوسف عن أبيه،
عن أبي إسحاق؛
أنه سمع الأسود
يقول: سمعت
أبا موسى
يقول: لقد
قدمت أنا وأخي
من اليمن.
فذكر بمثله.
{m-110}
Bana bu hadisi Muhammed
b. Hatim rivayet etti. (Dediki): Bize İshâk b. Mansûr rivayet etti. (Dediki):
Bize İbrahim b. Yûsuf, babasından, o da Ebû İshâk'dan naklen rivayet ettiki:
Ebû İshâk Esved'i çöyle derken işitmiş: Ebû Musa'yı dinledim:
Ben ve kardeşim
Yemen'den geldik... diyordu.
Ve râvi yukarki hadisin
mislini nakletmiştir.
111 - (2460) حدثنا
زهير بن حرب
ومحمد بن
المثنى وابن
بشار. قالوا:
حدثنا
عبدالرحمن عن
سفيان، عن أبي
إسحاق، عن
الأسود، عن
أبي موسى. قال:
أتيت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وأنا أرى
أن عبدالله من
أهل البيت. أو
ما ذكر من نحو
هذا.
{111}
Bize Züheyr b. Harb ile
Muhammed b. Müsennâ ve İbni Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize
Abdurrahman Süfyân'dan, o da Ebû İshâk'dan, o da Esved'den, o da Ebû Musa'dan
naklen rivayet etti. (Şöyle demiş):
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e geldim. Ben Abdullah'ı onun ehl-i beytinden sanıyordum.
Yahut buna benzer bir şey söylemiştir.
İzah:
Bu hadisi Buhâri
«Fadâil-i Ashab» ile «Meğâzi» bahislerinde; Tirmizi ile Nesâi «Menâkıb»'de
tahric etmişlerdir.
Ebû Musa (Radiyallahu
anh)'ın beraberindeki kardeşi ihtimal ki, Ebû Bürde'dir,
Hadis-i şerifde İbni Mes'ud
ile annesine âit zamir cemi' olarak kullanılmıştır. Çünkü ikinin cem'i caizdir.
Yalnız cumhura göre cem'in en azı üçtür. Bu takdirde iki kişi için cem'
zamirini kullanmak mecaz olur, Maamafih cem'in en azı ikidir, diyenler de
olmuştur. Onlara göre buradaki zamir hakikattir.
Hz. Ebû Musa ile
kardeşinin Yemen'den döndükten sonra hayli zaman Abdullah İbni Mes'ûd ve
annesini Ehl-i Beytten sanmaları, hadisde de görüldüğü vecihle onun yanma çok
gidip geldikleri içindir, ibni Mes'ud (Radiyallahu anh), Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in ayakkabılarını giydirir, Önünde ve beraberinde yürür;
yıkandığı vakit ona perde tutardı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Benim yanıma girmek
için senin iznin, perdenin kaldırılması ve karaltımı hisseimendir. Seni men
edinceye kadar bu böyle devam edecek.» buyurmuştu.